Hoşgeldiniz

Ali Rıza Malkoç

Home / Yazıları / İnsan Atatürk
şiir özdeyiş makale deneme

İnsan Atatürk

  • Tarih:

O bir devrimciydi, öncüydü. İlericiydi, öngörülüydü. Neyin değiştirilmesi gerektiğini, neleri devirmek gerektiğini çok iyi biliyordu. Emperyalizme karşı çıktı, materyalizme yenik düşmedi.
Yeni bir millet oluşturmadı, emperyalist emellerle, başkasının toprağını işgal etmedi. Bir devlet yıkmadı. Olanların üzerine en iyi temeli atmak için çabaladı. Osmanlı tebaları, ayrılıp kendi milletini oluştururken, elbette Türk milliyetçiliğini, ilkeleri arasına almak zorundaydı.

Zamanın şartlarına göre, eldeki imkân ve birikimlerle en iyisini yapmaya çalıştı.
Ateş hattında bile kitap okuyacak kadar bilim ve akılcılığı ön planda tutuyordu.
“…Benim de vücudum bir gün toprak olacaktır” diyerek faniliğini hatırlatıyordu. O da bizim gibi bir insandı. Elbette ki yanılgıları, hatalı veya noksan kararları olacaktır. (1919-1938) yılları arasında
19 yılda ancak bu kadarını başarabilmiştir. Zamanın şartlarına göre bu bir mucizedir.
Hurafe, cehalet ve bağnazlığın düzeyi bugün böyleyse, 100 yıl öncesinin hacmini hayal etmek bile zor. Tarihte her değişim ve devrimde; zekâ, milli ve insani duygular ön planda olsa da istenmeyen faktör olarak kan, ter ve gözyaşı da bu plana dahil olacaktı.

Bugün Ortadoğu ateşinin ve kargaşasının göbeğinde değilsek, onun attığı tarihi adımlara borçluyuz bunu. 100 yıl önce o bir kıvılcım yaktı, meşale tutuşturdu, yol açtı, hedef gösterdi ve “siz daha iyisini başarın” dedi. Bugün geldiğimiz noktayı, görme imkânı olsaydı; “Farklı bir millet ve yanlış bir coğrafyada mıyım acaba?” diye şaşkınlığını gizleyemezdi. Mantıkla tartınca vatandaş padişahın kulu olmaktan çıkıp, “özgür iradesi olan yurttaş, birey, seçmen” konumuna yükselmişti.

Körlerin el yordamıyla fili gözlemleyip, farklı farklı ve parça parça tarif ettikleri gibi, bizler de bütüncül ve insaflı bir gözlem yapamıyoruz ve çok farklı Atatürk portreleri ile karşılaşıyoruz.
Bir kısmı, sonradan heykelleri yapıldığı için adeta “tapılan put” hezeyanına kapılıyor. Bazıları da öğreti, öngörü, ilke ve mirasını; bilimsel bir bakış açısıyla değerlendiremiyor, dogmatik kalıplarla, gelişim ve değişime kapıları kapatıyor. Bazıları var ki, birikim, bilgi ve donanımı, yetersiz kaldığından, yalnızca kadehle poz vererek, Atatürkçü olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Oysaki böyle bir tercih onun şahsi bir davranışıdır. Hiçbir yerde; “bu benim sünnetimdir, içmeyen bizden değildir” dememiştir. Sürekli bir mücadele, plan, endişe içinde olan bir insan düşünün; ya psikolojik davranış bozukluğu sergileyecektir ya ilaç kullanacaktır. Kanımca Atatürk alkolü bir nevi ilaç gibi tüketiyordu. Diğer başarılara gözleri kapayıp, buna takılmak, göze sokmak insani, insaflı ve onurlu bir davranış şekli değildir.

Hukukun üstünlüğüne dayalı, erkler ayrılığı ve anayasal yurttaşlık bilincini merkeze alan;
demokratik laik, sosyal hukuk devleti olma yolunca hep birlikte, tüm gücümüzle çalışmaya
azimliyiz ve kararlıyız. Bu ülküden ve özlemden yana olmayanlar; gaflet, dalalet ve cehalete kurban gitmedilerse, ihanet içerisindedirler.

Bıraktığı emanetin bekçisi ve daha ileriye taşıyan emekçisi olacağız.
Ölüm yıl dönümünde; sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.

Samsun, 10.11. 2024 09.05
Ali Rıza Malkoç
arm.web.tr

BİR YORUM YAZINIZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Şiir, özdeyiş, makale, deneme

>> <<