Birileri dini değerleri ve inanç merkezli duyguları yanlış yorumluyor, kullanıyor ve uyguluyor. Diğerleri de tüm mesaisini onlara top atışı yapmaya ayırıyor. Yani şeytan taşlamaktan, güzel düşünce, hedef ve eylemlere zaman kalmıyor.
Asırlardır din savaşları devam ediyor. Aldatan sözde mutlu, aldanan kanaatkâr görünüyor. Aklımız, öngörümüz, emeğimiz ve zihinsel birikimimizle çözmediğimiz sorunları; inançlara ve din otoritelerine havale etme kolaycılığıyla avunuyoruz.
Dünya dönüyor zamanı öğütüyor. Emek, enerji, zaman, alın teri, gözyaşı ve zihinsel üretim çabası; insani bir tabakaya yükselmemize yeterli olmuyor. Yel değirmeni dönüyor ama tahıl yok, taşlarını öğütüyor. Beş atın çektiği bir yük arabası düşününüz. Atlardan bir tanesi, “Yahu diğer dördü nasıl olsa arabayı çekiyor” düşüncesiyle yavaşlasa; diğer atlar yük ile birlikte, bu tembel ve kurnaz atı da taşımak zorunda kalıyor.
Tembellik, tenperlik, taklitçilik, teslimiyet ve kurnazlık; insana yakışmıyor.
Bilim, felsefe, düşünce ve yöntem insanı olmak elbette kolay değildir. Sorumluluk, azim, kararlılık ve cesaret ister. Fakat en azından bu uğurda üretilenleri okumak ve destek olmak, toplumca insani arşa yükselmemizi hızlandıracaktır.
İnanç olmadan, düşünce, üretim, yönetim ve gayret de olmaz. Fakat inanç temelli bir yönetim anlayışı; farklı inanç ve düşünce yelpazesini barış ve uyum içinde yaşamasını sağlayamaz. İnsan iradesi, akıl, deneyim ve zekâsının ürünü; yol, yöntem ve metodolojiyle ancak toplumsal ve global mutabakat sağlanabilir. Taşmak için önce dolmak gerek. Dolmak için bolca okuma, araştırma, inceleme, müzakere gerek.
İnsan doğmak, görünmek, olmak yetmiyor. Hakkını vermek gerek.
Verimli, sağlıklı, huzurlu, mutlu, güvenli, umutlu bir yaşam dileğiyle
Samsun,31.08.2023
Ali Rıza Malkoç
arm.web.tr
BİR YORUM YAZINIZ